Page 28 - ÖZ BAKIŞ - İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğü - Özel Eğitim ve Rehberlik Dergisi
P. 28
Öğrenme güçlüğü ile ilgili araştırmacılar tarafından yapılan tanımlarda hayat boyu devam edebilecek bir süreç olduğu;
okuma, yazma, dil ve matematik gibi akademik alanlardaki öğrenimleri etkilediğinden bahsedilmiştir. Öğrenme güçlüğü
yaşayan bireylerin zekâ düzeyi normal olmasına rağmen okuma, yazma ya da matematik gibi alanlarda beklentileri
karşılayabilecek seviyede başarı gösterememektedir. Bu bireylerin görünürde belli bir sorunları olmasa da eğitim
hayatlarında başlangıçtan itibaren başta akademik olmak üzere birtakım güçlüklerle karşılaşabilmektedir (Laura vd.,
2005).
Özel öğrenme güçlüğünün neden kaynaklandığı konusunda tam bir fikir birliği olmasa da konuyla ilgili yapılan
araştırmalarda beyin travması, gelişimsel gerilik, kalıtımsal faktörler, algısal sorunlar, nörolojik etmenler ile özel
öğrenme güçlüğü arasında bir bağlantı olduğuna ilişkin kanıtlar vardır (Korkmazlar, 1992). Pierangelo ve Giuliani (2008)
öğrenme güçlüğünün nedenlerinin; genetik faktörler, gebelik sırasında kullanılan sigara, alkol, uyuşturucu vb.
maddeler, gebelik ve doğum ile ilgili problemler, çevresel etmenler, zayıf beslenme ve olgunlaşma gecikmesi gibi
faktörlere bağlı olduğunu belirtmektedir.
Öğrenme güçlüğünün çocuğun hayatında süregelen bir engel
oluşturmaması için erken tanılama çok önemlidir. Erken dönemde
tanılanarak hızlı bir şekilde müdahale edilen öğrenme güçlükleri
ilerleyen yaşlarda akademik yaşantıda öğrenme güçlüğü yaşayan
bireylerin akranlarıyla aralarındaki farklılığın azalmasını
sağlamaktadır (Christodoulou vd., 2017).
Özel öğrenme güçlüğüne erken müdahale edildiği takdirde (okul öncesi veya ilkokulun ilk yıllarında) çocuğun
dinlediklerini anlama, akıcı okuma ve okuduklarını anlama gibi problemleri ortadan kaldırılabilirken geç müdahale
edilen çocukların (ilkokulun sonlarından itibaren), akranlarının seviyelerine ulaşmakta zorluk yaşadıkları sonucuna
ulaşılmıştır (Ertaş, 2022).
28 l Özel Eğitim ve Rehberlik Dergisi