Page 56 - İZMİR AKADEMİ DERGİSİ
P. 56

MAKALE












                                                               ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini benimseyen,
                                                               koruyan ve geliştiren; Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı görev
                                                               ve sorumluluklarını bilen ve bunları davranış haline
                                                               getirmiş yurttaşlar olarak yetiştirmek; ve yine beden, zihin,
                                                               ahlak, ruh ve duygu bakımlarından dengeli, topluma karşı
                                                               sorumluluk duyan; yapıcı, yaratıcı ve verimli kişiler olarak
                   Hiçbir millet yoktur ki                     yetiştirmek şeklinde açıklanmaktadır.
                                                               Bunun yanında, millî ahlak ve millî kültürün bozulup yozlaş-
                        ahlak esaslarına                       madan evrensel kültür içinde korunup geliştirilmesine ve
                   dayanmadan ilerlesin.                       öğretilmesine önem verildiği gibi ayrıca ilköğretim ile lise
                                                               ve dengi okullarda din kültürü ve ahlak öğretimi zorunlu
                                                               olarak gerçekleştirilir denilmektedir (METK, 1973).
                                                               657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda da, eğitim veren-
                            Mustafa Kemal                      lerin etik düşünerek ahlaka uygun davranmaları gerektiği
                               ATATÜRK                         belirtilmekte; öğretmenlerin özenli davranış sergileme ve
                                                               iş birliği yapma sorumluluğuna vurgu yapılmaktadır. (DMK,
                                                               1965)
                                                               Ayrıca, Atatürk’e göre, “Millî Eğitimin gayesi yalnız
                                                               hükümete memur yetiştirmek değil, daha çok memlekete
                                                               ahlaklı, karakterli, cumhuriyetçi, inkılâpçı, olumlu, atılgan,
                                                               başladığı işleri başarabilecek kabiliyette, dürüst, düşünceli,
                                                               iradeli, hayatta rastlayacağı engelleri aşmaya kudretli,
             Yine, tasavvuf kültürümüzün önemli şahsiyetlerinden Hz.   karakter sahibi genç yetiştirmektir. Bunun için de öğretim
             Ali, Hacı Bektaş-ı Veli ve Mevlana’ya nispet edilen özlü   programları  ve  sistemleri ona  göre  düzenlenmelidir”
             sözlerde görüleceği üzere güzel ahlakın, insanın kıymetini   (Palazoğlu, 1999, s. 213).
             artıran, akıl ve bilime dayanan ve aynı zamanda üstün bir   İşte  bu yüzden  her birimiz ve özellikle eğitimcilerimiz,
             liyakat sembolü olarak vurgulanması da dikkate şayandır.  sorumluluk duygusuyla harekete geçerek en azından kendi
             Felsefi açıdan bakıldığında ise, Alman idealizminin en   kurumlarımız bünyesinde dahi olsa, toplumsal gelişimi
             önemli temsilcilerinden olan filozof Immanuel Kant, ahlaki   sürekli kılacak davranış modelleri geliştirebilmek için çaba
             davranışların ödev bilinciyle yerine getirilmesi gerektiğini   harcamalıyız. Zira, tek başına ve yalnızca etik düşünmek,
             ifade etmektedir ki ona göre burada ‘yapma’ değil ‘isteme’   memleketi sosyal refaha ulaştırmayacağı gibi; etik düşünce
             önemlidir. Yani birey, başkasının söylemesiyle değil; kendi   süzgecinden geçirilmemiş salt ahlaklı davranış tekrarı ve
             içinden geldiği için ahlaklı davranış geliştirmelidir (Kant,   taklidi de zamana ayak uydurma ve medeniyette ilerleme
             2016; Akarsu, 1982).                              açısından yeterli olamayabilir. Etik düşünceler ve ilkeler
                                                               ortaya koymak, fikir planında elbette kolaydır fakat eyleme
             Millî Önderimiz  ve Cumhuriyetimizin kurucu lideri Gazi   dönüştürülmesi biraz zordur; zaman alır ve aksamalara
             Mustafa Kemal Atatürk de, “Hiçbir millet yoktur ki ahlak   uğraması kaçınılmazdır. Konuyu örneklendirerek açıklamak
             esaslarına dayanmadan ilerlesin.” (Ceran&Canpolat, 2013,   gerekirse, mesela çevreyi kirletmek hiç kimse tarafından
             s. 1410; Görsel 2), “Millî ahlakımız medeni esaslarla ve hür   etik bir davranış olarak kabul edilmez. Bununla beraber
             fikirlerle beslenmeli ve takviye olunmalıdır. Bu çok mühim-  sosyal yaşamda her ne sebeple olursa olsun bir gerçeklik
             dir; bilhassa dikkatinizi çekerim. Tehdit esasına dayanan   olarak çevreyi kirleten insanlarımıza rastlamak pek de zor
             ahlâk, bir fazilet olmadıktan başka itimada da lâyık değil-  değildir. Yani etik teoriler çoğu zaman ve maalesef ahlaklı
             dir.” (Yücel, 1993, s. 19) ve “Milletin toplumsal düzeni, hâl   pratiklere dönüşememektedir. Diğer yandan eskiden beri
             ve istikbâlde refahı, medeniyette ilerleme ve yükselmesi   tekraren veya taklit yoluyla yapılagelmekte olan örneğin
             için insanlardan, her hususta, gayret ve icâb ettiği zaman   toplu taşımada yaşlılara yer verme geleneğimiz hemen
             seve seve nefsinin fedasını talep eden, millî ahlâktır.   herkes tarafından kabul görmektedir. Ne var ki ideal etik
             Mükemmel bir millette, millî ahlâkiyet icapları, o millet   sorgulamadan geçirildiğinde bebekli bir anne; engelli bir
             fertleri tarafından âdeta muhakeme edilmeksizin vicdanî,   vatandaş ve bazen kitap okuyan / sınava çalışan bir gence
             hissî bir şevkle yapılır. En büyük millî heyecan işte budur.”   yer vermenin ahlakiliği kıyaslandığında bu örneklerin daha
             (İnan, 2007, s. 302) sözleriyle ahlakın ne kadar mukaddes   etik olabileceği de tartışmaya açıktır. Dolayısıyla devamlı
             ve mühim bir değer olduğunu belirtmiştir.         gelişen ve sürekli yeniliklere evrilen toplumsal hayat koşul-
                                                               larının her dem yeniden gözden geçirilmesi, ideal ve
             Resmî Dayanak, Hak ve Sorumluluklar               güncel davranış biçimlerine ulaşmak ve bunları yaygınlaş-
             1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanununa göre, Türk Millî   tırmak açısından zaruri görünmektedir.
             Eğitiminin genel amacı, Türk Milletinin her bireyini millî,   Millî ahlakımızın yükselmesi için eğitimcilerin bu bilinçle

             54
   51   52   53   54   55   56   57   58   59   60   61