Page 24 - Dergi Tek Parça
P. 24
İZMİR İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ SAYI: 5
Çocuklarımızı Büyütürken
Annelik duygusu doğadaki tüm canlılarda gözlenebilen en
güçlü duygudur. Bu duyguyu oluşturan düşünce ve motivas-
yon öncelikli olarak yaşamın devamını sağlayan içgüdüden
kaynaklanır. Fakat annelik öyle bir motivasyondur ki, rahatı-
na en düşkün canlı bile, istisnalar kaideleri bozmaz, ona en
iyi geleceği verebilmek, en iyi yaşam şartlarını sağlayabilmek
için kendisinin bile inanamayacağı bir performans sergiler.
Özellikle insan; almaya, istemeye, hayatı kendisi için keser
gibi yontmaya meyilli bir varlık, artık kendinden çok başkası,
çocuğu, için varlık gösterir.
Onu sağlıklı beslemeye, doğru eğitmeye, tehlikelerden korumaya, onun hayatını güzelleştirmeye çalışırken
kendi hayatını neredeyse kenara itip onun hayatına odaklı yaşam sürmeye başladır. Tabii ki buda yanlış bir
durum kişi kendini unutursa başkasına ne ölçüde faydalı olur. Bu konu da başlı başına bir konu, anlatacak-
larımdan bağımsız olmayan, aksine temelde yatan etkenlerden biri de budur.
Fakat annelik duygusu sadece içgüdüsel bir duygu değildir. Annenin emek verdikçe sevgisi daha da artar,
sevgi emektir. Hele de böyle bir emek. Anne yıllar içinde çocuğuyla yoğrulur, öğrenerek, araştırarak, hata-
lar yaparak pek çok deneyim kazanır. Bu işi her gün uygulamalı platformda yaşar bazen çok büyük acılar
çeker olgunlaşır ve sabrı öğrenir. Yirmi yaşında çocuğu olan bir anneye sorsanız “Yirmi sene öncesine dön-
sen şimdiki aklınla çocuğun için neler yapardın, onu nasıl yetiştirdin?” diye, hepsi yapmış olduklarından
başka yeni şeyler söyler mutlaka. Çünkü deneyimleri onlara çok şey öğretmiştir.
Ben de aynı anda üç çocuğa sahip olan bir anne olarak sorumluluklarını çok yoğun yaşamış, zaman zaman
ben bunun altından kalkamıyorum deyip düşmüş ama her düşüşünde hemen ayağa kalkmış bir anneyim.
Mesleğim ise öğretmenlik, yani hem evde hem işte anneyim, çocuklarla ve gençlerle hep bir aradayım. Bu
yüzden annelik ve mesleki rollerimi zaman zaman karıştırırım. Annelik rolüm hep ağır bastı bu durum ba-
zen beni onların karşısında zayıf kıldı. Ben iki rolümde de bir otorite figürüyüm aslında. Bir yandan da, sınır-
ları belirleyip bunun farkındalığını da sağlamam gerekiyor. Ama hep kıyamayan bir anne ve öğretmen ol-
dum. Onların sorumluluklarını bu yüzden üstlendim. Onlar için koşuşturdum, onlar adına düşündüm, aman
yorulmasınlar, üzülmesinler dedim. Onlar da sonra halleder diye düşünmeye, hazıra alışmaya başladı. Bazı
öğrencilerimin bile sorun çıktıkça bana gelip kendilerinin halledebilecekleri ve halletmeleri gereken sorun-
ları beni araç alarak kullanıp çözdürttüklerini, onlara kıyamadığım için de çözdüğümü de bilirim. Üstelik
bunun ne kadar yanlış olduğunu bile bile; meslek hayatım boyunca bunun yanlışlığını, çocuklarımızın en
küçük yaşlardan itibaren sorumluluk alması gerektiğini anlata anlata pek çok kez bu hatayı yaptım.
21