Page 60 - akademi 2 e dergisi
P. 60

uzay gibi bir koordinat olarak tanımlamaktır. Hermann
                                                              Minkovski  zamanın  bir  boyut  olarak alınmasının   zikteki
                                                              bazı problemleri çözmeyi kolaylaştırdığını ilk fark edenler-
                                                              den biridir (Minkovski, 2013). Zamanın bu şekilde uzay
                                                              boyutlarıyla birleştirilmesiyle ortaya çıkan uzay-zaman
                                                              kavramı onu evrensel bir mutlak nicelik olmaktan çıkarmış-
                                                              tır. Ancak uzay-zamanın bu iki boyutunu algılayışımız hala
                                                              en temel düzeyde farklı olmayı sürdürmektedir. İnsan için
                                                              zaman, uzay boyutundan farklı olarak sürekli akan bir yapıya
                                                              sahiptir ve bu akış daima tek yönlü gerçekleşmektedir.
                                                              Einstein, özel görelilik teorisini geliştirirken  zik yasalarının
            20. yüzyılın ilk yarısı evrenin doğasına dair algımızı köklü
                                                              herhangi bir koordinat sistemi için eşit derecede geçerli
            biçimde değiştiren iki temel  zik teorisinin ortaya çıkışına
                                                              olduğu  varsayımından  yola  çıkmıştır  (Einstein,  1905).  Bir
            sahne olmuştur. Klasik   ziğin  ışık  hızına yakın hızlarda
                                                              diğer temel varsayım ise ışığın boşluktaki hızının sonlu,
            hareket eden cisimlerin ve çok küçük parçacıkların davra-
                                                              sabit ve aşılamaz olduğuydu. Evrenin doğasına dair tüm
            nışlarını açıklamada yetersiz kalması görelilik ve kuantum
                                                              bilgimizi değiştiren ve hala birçok kişi için kafa karıştırıcı
            teorilerinin geliştirilmelerini sağlamıştır. Bu iki büyük
                                                              olan özel görelilik teorisi de bu temeller üzerinde yüksel-
            teorinin oluşturduğu evren modelleri ise sahip oldukları
                                                              miştir.
            bazı alışılagelmedik özelliklerinden dolayı bize evrenin
                                                              Işığın hızıyla ilgili bu kabuller “şimdi” nin ne olduğunu
            duyularımız yoluyla algıladığımızdan farklı olabileceğini
                                                              tanımlamayı  zorlaştırmıştır.  Einstein meşhur  düşünce
            düşündürmektedir. Bu nedenle bu teorilerin ne anlama
                                                              deneylerinden birinde, biri tren istasyonunda duran diğeri
            geldiği ve  doğurduğu sonuçlar  o günlerden bu günlere
                                                              ise bu istasyona ışık hızı mertebesinde bir hızla yaklaşan bir
            değin sadece  ziksel açıdan değil felse  açıdan da birçok
                                                              trenin üzerinde olan iki ayrı gözlemciyi düşünmüştür.
            araştırmanın ve tartışmanın konusu olmaktadır.
                                                              İstasyonda olan gözlemcinin iki tarafına aynı anda ve eşit
            Aslında   zikteki  gelişmelerden  çok  önceleri  bile zaman
                                                              mesafede yıldırım düştüğünde gözlemci bu iki olayı eş
            üzerine düşünen  lozo ar onun ne olduğunu tanımlamanın
                                                              zamanlı algılayacaktır.  Oysa  tren  üzerindeki gözlemci
            hiç de kolay  olmadığını  fark  etmişlerdir. Çağlar  boyunca
                                                              kendine yakın olan taraftaki yıldırımı önce, diğerini ise
            zaman, cisimlerin hareketleriyle ve çevremizde gözlemledi-
                                                              sonra görecektir. Her iki gözlemci için de  zik yasaları eşit
            ğimiz değişimleri algılamamızla tanımlanmaya çalışılmıştır.
                                                              derecede geçerli olduğundan ikisinin gözlemi de  zik
            Görelilik teorisi ise  ziksel açıdan da zamanın düşündüğü-
                                                              açısından eşit derecede doğrudur. Bu da bu iki noktada
            müzden çok daha farklı olabileceğini göstermiştir. Görelilik
                                                              bulunan gözlemcilerin aynı “şimdi” den bahsedemeyecek-
            teorisinin oluşturduğu temel kafa karışıklıkları zamanın
                                                              leri anlamına gelir. Bu düşüncenin bir sonraki aşaması
            tanımlanması ve özelliklerinin anlaşılmasıyla ilgilidir. Bunun
                                                              herhangi bir olay ile eş zamanlı başka bir olay bulunabile-
            temel nedeni ise zaman kavramının  zikteki karşılığının
                                                              ceğidir. Birbirine nedensel olarak bağlı A ve B olaylarının
            biyolojik algımızla yer yer çelişmesidir.
                                                              her ikisi ile eş zamanlı bir gözlemci bulunabilir ve bu da
                                                              evrendeki her şeyin “şimdi” var olduğu anlamına gelir.
            Birçok temel  zik kavramında olduğu gibi zaman konusun-
                                                              “Blok evren” anlayışı olarak tanımlanan bu düşünceye göre
            da da zorluklar, herkesin üzerinde anlaşabileceği bir tanım
                                                              geçmiş, şimdi ve gelecek, hepsi aslında aynı anda var
            bulmaya çalışmasıyla başlar. Tüm uygarlığımız herkes için
                                                              olmaktadır ve bizim bu kavramlara dair olan algımız bir tür
            aynı olan  mutlak bir zaman akışı kavramına ve bunun
                                                              illüzyondur. Barbour (2001) geçmişe dair anılarımızdan,
            ölçülmesine dair vardığımız uzlaşının üzerine kurulmuştur.
                                                              geleceğe dair ise ona olan inancımızdan başka bir kanıt
            Saat ve takvim gibi pratik araçların geliştirilmesi çok eski
                                                              olmadığını ve zamanın bir boyut olarak tümüyle var olma-
            zamanlarda gerçekleşmiş ve zaman anlayışımız daha çok
                                                              yabileceğini öne sürmüştür. Neden ve nasıl bu illüzyona
            onun doğru biçimde ölçülmesi problemi ile şekillenmiştir.
                                                              sahip olduğumuz beynimizin yapısı nedeniyle değişik anlar
            Bu ölçüm aletlerinin hepsinin temelinde yatan mantık
                                                              arasında kurduğu ilişkiyle ilgilidir.
            aynıdır ve kendini düzenli olarak tekrar eden herhangi bir
            sistem bu iş için uygundur. Basitçe her bir tekrar için geçen
                                                              Görelilik teorisinin en önemli sonuçlarından biri de zama-
                                                              nın akış hızının hareket hızımıza bağlı olmasıdır. Deneysel
            süreye bir isim verilir, diğer olaylar için geçen süre de bu
                                                              olarak da defalarca doğrulandığı üzere ışık hızına yakın
            cinsten  ifade  edilir.  İlk  olarak  kullanılan  sistemler  doğal
                                                              hızlarda hareket eden cisimler için zaman daha yavaş
            olarak çoğunlukla göksel cisimlerin hareketine dayanmakta
                                                              geçer. Böylelikle görelilik, evrenin her yerinde aynı olan ve
            olduğundan gün, ay ve yıl temel ölçü birimleri olmuştur.
                                                              aynı hızla akan zaman anlayışını ortadan kaldırmıştır.
            Dünya, Ay ve Güneş’in hareketleri gözlemlenerek geliştiri-
            len ilk saatler, zaman içinde yerini çok daha düzenli sistem-
                                                              Einstein (1916) özel görelilik kuramından sonra kütleçekim-
            lere  bırakmıştır.  Günümüzdeki  saatlerin  çoğu  içerisindeki
                                                              sel etkileri de içerecek şekilde oluşturduğu genel görelilik
            kuvars kristalin titreşimini sayarak çalışır. Bir saniyenin resmi
                                                              kuramında kütleçekimsel bir potansiyelden olan uzaklığın
            tanımı sezyum 133 atomunun elektron geçiş frekansı kullanıla-
                                                              da zamanın genişlemesiyle (time dilation) ilişkili olduğunu
            rak yapılır ve buna dayanarak çalışan ve dünyanın farklı
                                                              göstermiştir. Kütleçekimsel zamanın uzay zamanı bükme-
                                                              sinden kaynaklanan bu etki nedeniyle kütleçekimsel
            yerlerinde bulunan atomik saatler, modern zaman ölçüm
                                                              merkeze yaklaşan bir gözlemci için zaman daha yavaş
            sistemlerinin temelini oluştururlar. Ancak görelilik teorisinin
                                                              geçecektir. Yine deneysel olarak gözlemlenmiş olan bu
            zamanla ilgili bize söylediği;  onu tanımlamadaki zorluğun
                                                              konu, özellikle kara delikler gibi çok kütleli bölgelerin
            ölçümdeki hassasiyetin derecesiyle ilgili olmadığıdır.
            MAKALE                                            Zamanı tanımlamanın modern  zikteki en kolay yolu onu
 yakınlarında zaman akışı ile ilgili popüler bilim kurgu  lmle-  açar (Lewis, 1976).  Zaman yolculuğuna dair tüm bu teknik
 rine konu olmuştur.  tartışmaların ötesinde bir eleştiri de gelecekten gelen
 zaman yolcularına ya da en azından bu yolculukların etkile-
 Zamanla ilgili diğer bir bakış açısı, genel görelilik teorisinin   rine dair bir gözlemimiz olmamasıdır. Bu tür sorulara ilginç
 hâlihazırda kuantum mekaniğiyle olan bazı uyuşmazlıkların-  bir çözüm  ise Everett’in (2015)  kuantum mekaniğine
 dan doğar. Genel göreliliğin en temelinde yer alan zaman   getirdiği bir yorum olan çoklu evrenler teorisini kullanarak
 boyutu kuantum mekaniğinde çok daha farklı ele alınır.   her bir zaman akışının ayrı bir evrende gerçekleştiğini
 Bazı  zikçiler kuantum genel göreliliği ve kuantum mekani-  varsaymaktır. Ancak tüm bu tartışmalar ve teoriler kimi
 ği birleştirerek kuantum kütleçekim teorisinde zamanın   zaman bilimin tanımının sınırlarında yer almaktadır.
 temel bir bileşen olmayabileceğini öne sürerler. Bu iddia,
 zamanın gerçekte var olup olmadığını sorgulayan yorumla-  Zamanın  ziği kadar ilgi çekici bir diğer araştırma konusu
 ra yol açsa da zamanın algıladığımız halinin geçerliliği ile   da canlıların metabolik ve zihinsel olarak zamanı nasıl
 çelişmez. Aslında zamanın gerçekten var olup olmadığına   algıladıklarıdır. İlkel yaşam formlarından insanlara kadar
 dair tartışmalar felsefede de önemli yer bulmuştur. Özellik-  tüm canlılarda hemen hemen tüm temel yaşamsal süreçler
 le McTaggart (1908) “Zamanın Gerçekdışılığı” (The Unrea-  çoğunlukla günlük kimi zaman da aylık ve yıllık döngülere
 lity of Time) adlı meşhur makalesinde geçmiş, şimdi ve   sahiptir. Güneş ışığı gibi  ziksel uyaranlardan gelen bilgiler
 gelecek kavramlarının dilsel ifadelerinden yola çıkarak   beynimizde bulunan özelleşmiş bir bölgede işlenerek
 zamanın bir yanılsama olduğunu savunmuştur.  temel ve ikincil biyolojik saatler kontrol edilir ve bu iç
 biyolojik saatler temel olarak hücresel ve moleküler düzey-
 Zaman hakkındaki en temel bilişsel kabullerimizden biri de   deki düzenli süreçlere dayanır (Harmer vd., 2001). Düşün-
 onun sadece tek yönde, hep ileriye doğru aktığıdır. Sir   sel boyutta zaman algımızın beynimizde nasıl gerçekleştiği
 Arthur Eddington (1927) bu sorunu ilk ele aldığında bunun   ise görece daha az bilgi sahibi olduğumuz bir konudur.
 evrenin temel bir özelliği olup olmadığını merak etmiştir.   Olayların öncelik-sonralık sıralamasının algılanması, bunla-
 Temel  zik ve matematiksel eşitlikler açısından düşünüldü-  rın anılarda depolanması ve çağrılırken her bir anının
 ğünde zamanın belirli bir yönü olması için bir sebep yoktur.   zamanla ilişkilendirilmesi beynin başta hipokampüs olmak
 Ancak termodinamiğin ilkeleri ve entropi kavramları bu   üzere birçok bölgesinin görev aldığı ve çeşitli nöroileticile-
 yönler açısından bir fark tanımlar. Termodinamiğin ikinci   rin kullanıldığı karmaşık bir süreçtir (Meck, 1996).
 ilkesi, düzensizliğin bir ölçüsü olarak tanımlanabilecek
 entropinin kapalı bir sistem için her zaman artacağını   Evrendeki en temel kavramlar çoğunlukla  zik açısından
 öngörür. Bu da zamanın yönü ile ilgili gözlemsel bir ölçüt   açıklanması en zor kavramlardır. Hâlihazırda evrenin sadece
 sağlar. Hawking (1988) zamanın  zyolojik ve psikolojik   sınırlı  bir bölgesine  dair  gözlemlerimiz  olduğu,  kuantum
 okunun da zamanın termodinamik oku tarafından belirlen-  mekaniği ve görelilik gibi teorileri geliştireli henüz sadece
 diğini öne sürmüştür. Ayrıca kozmolojik açıdan evrenin   bir yüzyıl geçtiği ve bilince dair tüm perspekti mizin antro-
 genişlemesi ve kuantum mekaniksel açıdan dalga fonksiyo-  pik olduğu düşünüldüğünde insanlığın evrenin doğasını
 nun çökmesi , zamanın yönünü tanımlamak açısından birer   anlama açısından geldiği nokta umut vericidir ama hala bu
 ölçüt olarak kullanılabilir. Geri döndürülemez süreçler   yapbozda eksik parçaların olduğu açıktır.
 (irreversible processes) ve bilgi kaybı (information loss) ile
 ilgili tüm bu ölçütler evrenin neden bu şekilde olduğunu
 anlamamıza yardımcı olsa da tam bir açıklama sağlamaz.   KAYNAKLAR
 Ancak beynimizin neden zamanın sadece bir yönünü
 hatırladığı ve şimdi kavramına dair kabullerimiz bu süreç-  Barbour, J. (2001). The end of time: The next revolution in physics. Oxford
 university press.
 lerle ilişkilendirilebilir.
 Eddington,  A.  (2019).  The  nature  of  the  physical  world:  THE GIFFORD
 Zamanla ilgili en ilgi çekici konulardan biri de şüphesiz   LECTURES 1927. (Vol. 23). BoD–Books on Demand.  MAKALE
 sayısız bilim kurgu kitabına ve  lmine konu olmuş olan   Einstein, A. (1905). On the electrodynamics of moving bodies. Annalen der
 zaman yolculuğudur. Geçmişe gidip değişiklikler yapmanın   physik, 17(10), 891-921.
 bugünü nasıl etkileyeceğini düşünmek hepimizin deneyim-  Einstein A. (1916). Die Grundlage der allgemeinen relativitätstheorie . Ann   Okul, insanlık tarihinin sonradan icat ettiği ve bu icattan
 lediği bir olgu olduğundan bu konunun bilimsel bir temele   Phys., 354, 769–822.  sonra da uzun bir süre dört duvar arasında kalan bir
 oturtulabileceği üzerine tartışmaların popülerliği anlaşılabi-  Everett, H. (1957). The Theory of the Universal Wavefunction, Thesis,   OKUL DIŞI ÖĞRENME   öğretim yeri olarak görülmektedir. İlk okul ya da belli bir
 lir. Ancak bu tema çoğu eserde en temel mantık kurallarını   Princeton University Press.  programa bağlı okulu, Aristo’nun Atina Okulu kavramında
 dahi altüst edecek şekilde kullanılmaktadır (Kaku, 2008).   Harmer, S. L., Panda, S., & Kay, S. A. (2001). Molecular bases of circadian   ORTAMLARI VE   görsek de öğrenilen yer bağlamında bakıldığında okul
 Örneğin çoklukla zaman yolculuğu yapan kişinin bedeni ve   rhythms. Annual review of cell and developmental biology, 17(1), 215-253.  aslında ilk insana kadar dayandırılabilmektedir. Çünkü
 zihni  değişmeden  kalmaktadır. Fizik  açısından  ise  zaman   Hawking, S. W. (1988). A Brief History of Time: From the Big Bang to Black   insan öğrenen, öğreten ve bilgisiyle de dünyadaki varlığını
 yolculuğu evrenin doğasına dair mevcut bilgilerimiz ışığın-  Holes. Bantam Books.  EĞİTİMDE YARATICI   devam ettiren biricik canlıdır. Öğrenme alanı olarak önce
 da çoğunlukla olanaksız kabul edilir ancak bazı teorilerde   Hossenfelder, S. (2022). Existential Physics: A Scientist’s Guide to Life’s   doğayı; yerleşik hayata geçince sokakları, toplanma alanla-
 en azından matematiksel bir olasılık olarak ortaya çıkmak-  Biggest Questions. Viking, 1-22.  DRAMA YÖNTEMİ  rını, meydanları, kahveleri vb. kullandık; sonrasında öğren-
 tadır. Uzay zamanı bükerek evrenin dokusunda kısa yollar   Kaku, M. (2008). A Scienti c Exploration into the World of Phasers, Force   meyi duvarlar arasına, sını ara, kütüphanelere, okul bahçe-
 oluşturan solucan deliklerinden, ışıktan hızlı hareket eden   Fields, Teleportation, and Time Travel. Doubleday.  lerine, kampüslere sığdırdık. Öğrenme serüvenimizde
 parçacıklar olan takyonlara kadar zaman yolculuğunun   Lewis, D. (1976). The paradoxes of time travel. American Philosophical   Öğr. Gör. Erdem EREM*  çağın gereklerine göre çağcıl öğrenme modelleri oluştu-
 olası olduğu pek çok teorik çerçeve çizilmiştir. Çoğu zaman   Quarterly, 13(2), 145-152.  rup bunlara uygun alanlar geliştirdik. İlkel dönemde
 bilim kurgunun sınırında yer alan bu  kirlerin karşılaştığı en   McTaggart, J. E. (1908). The unreality of time. Mind, 17(68), 457-474.  hayatın içinde doğrudan gözlemleme ile gerçekleştirdiği-
 temel güçlük, bu türden bir yolculuğun yol açabileceği   Meck, W. H. (1996). Neuropharmacology of timing and time perception.   miz öğrenme davranışımız, bilgi üretimimizin artmasıyla
 paradokslardır. Zaman akışında yaşanacak bir değişikliğin   Cognitive brain research, 3(3-4), 227-242.
 ileride zaman yolculuğunu ortaya çıkaran şartları ortadan   Minkowski, H.  (2013).  Space and Time: Minkowski's  papers on  relativity.
 kaldırması kaçınılmaz olarak döngüsel paradokslara yol   Minkowski Institute Press.
                                                                        * Öğr. Gör., Ege Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Temel Eğitim Bölümü,
                                                                              Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı, erdem.erem@ege.edu.tr
 antik dönemden başlayarak eğitimde bazı sistematikleşme   düzenler ancak amacı olmayan şeyleri de öğrenene bağlı   zanımı sınıfta, okulda ya da okul dışı ortamlarda işleyebilir.   me ortamlarında drama vb. dersler açılmıştır. Üniversite ve
 çabalarını beraberinde getirmiştir. Öğrenme ve öğretim   olarak öğretir  ya da öğrenen kendi  öğrenir denilebilir.   Okul dışı öğrenme ortamlarında eğitimde yaratıcı drama-  sivil toplum kuruluşları dışında da örneğin TÜBİTAK bilim
 kavramları bu dönemde so stler, eğitimciler, bilim insanla-  Basitçe o anla ya da durumla öğrenme anında başa çıkabil-  nın kullanımını 1900’lerin başında yöntemin daha ilk   kampları/okulları projelerinde bazı başlıklarda dramanın
 rı, sanatçılar sayesinde belli noktaya getirilmiş hatta bir   mek için oluşturulmuş bir öğrenme şeklidir. Günümüz   yapılandığı zamanlarda görmek mümkündür. Dramada   zorunlu yöntem olarak bulunmasını ve okul dışı öğrenme
 nevi bugünlerin temeli atılmıştır. Sonrasındaki klasik   postmodern eğitiminde öğrenmelerin gitgide bu noktada   mekân sınırlaması olmaması ve yukarıda sayılan özellikleri   ortamlarında drama yönteminin kullanılmasını sağlamıştır.
 dönemle ise okul kavramı daha çok kuramsallaşma döne-  yoğunlaşacağı öngörülmektedir. Çünkü bağımsız öğrenme   sayesinde dünya genelinde birçok okul dışı çalışmada işe   Son yıllarda MEB öğretim programlarında yapılan düzenle-
 mine  girip  yüzyılları  kapsayan  eğitim-öğretim  bakış  açısı   modellerine daha fazla ilgi duyan öğrencilerin yatkınlıkları   koşulduğu bilinmektedir.  Bu noktada farklı mekânlarda   melerle özellikle örgün eğitim kurumlarında müze eğitimi
 oluşturulmuştur. Modern dönemde ise hem teknoloji hem   da bu yönde artmıştır. Örneğin alfa kuşağı insanlar non-for-  çalışmaların başlangıcı olarak dramanın da ilk örneklerinin   çalışmaları, resim-iş, sosyal bilgiler, hayat bilgisi vb. birçok
 de  sosyoekonomik yapılardaki  değişimlerle eğitim-öğre-  mal öğrenmeleri drama, sosyal deneyler, sosyal medya,   görüldüğü İngiltere’yi söylemek doğru olacaktır. San   dersin içeriğine entegre edilmiştir. Bununla bağlantılı
 tim tam sistemli ve spesi k derinleşmeleri barındıran ana   metaverse vb. yöntem ve araçlarla benimsemeye başla-  (2018) okul ve müze ilişkisinin ilk olarak 1894-95 yıllarında   olarak da bazı eğitim fakültelerinde müze eğitimi dersleri
 ve yan bilim dallarıyla kendini üst seviyede dünyanın en   mıştır.  İngiltere’de açılan Haslemere Müzesi ile ortaya çıktığını   seçmeli olarak görülmeye başlamış ve nihayetinde
 önemli bilim alanı haline getirmiştir. Postmodern dönemle   belirtmiştir. Eğitimde yaratıcı dramanın kullanımı sınıf içi   2018-2019 eğitim-öğretim yılıyla beraber de tüm fakülte-
 beraberse eklektik yaklaşımlarla eğitim öğretim tekrar   Rastlantısal(tesadü )  öğrenme ise  öğretmen  tarafından   öğretim çalışmalarının dışında 20. yüzyılda okul dışı ortam-  lerde yetkin öğretim elemanı bulunması dâhilinde seçmeli
 tümel bir hal alıp okulun içinden hayatın sokaklarına hatta   oluşturulmamış, planlanmamış rastgele olarak öğrenme   larda özellikle galeri ve müze eğitimi çalışmalarıyla İngilte-  ders olarak programda yer alması için olanak sağlanmıştır.
 uzayın derinliklerine kadar kendine yer bulmaya çalışmak-  anında ortaya çıkan öğrenmelerdir. Yazının başında bahse-  re’de  başlasa  da yaratıcı  dramanın  eğitimde kullanımına   Görülmektedir ki eğitimde yaratıcı drama yöntemi ülkemiz-
 tadır. Günümüzde bireysel öğrenmenin ve yapılandırmacı-  dilen en ilkel öğrenme şeklimizdir diyebiliriz. Yaşamımız   Almanya ve Amerika’da da okul dışı öğrenme ortamı   de ve dünyada okul dışı öğrenme ortamlarında önemli bir
 lık gibi kavramların tüm dünyada ön plana çıktığını   boyunca basit düzeydeki birçok öğrenmemizi bu şekilde   çalışmalarında sıklıkla rastlanmaktadır. Bu uygulamalar,   yere sahiptir.
 görmekteyiz. Özellikle bu iki kavram öğrenme şekillerimizi   yaparız. İnsanoğlunun en eski ve en doğal öğrenme   müze gezilerinin alışılagelmiş doğrudan gezme, gezdirme,
 ve mekânlarımızı doğrudan etkilemektedir.  şeklidir. Örneğin bir kişiyle tanıştığımızda ondan alacağımız   uzman eşliğinde gezme vb. uygulamalara göre daha   Bu noktada öğretmenlerin okul dışı öğrenmelerde kullana-
 bilgiler tesadü  olarak öğrenmemize sebep olur. Bir öğren-  bilecekleri yöntemler için hizmet içi eğitimlere, projelere ya
 Örneğin 20. yüzyılın başlarında okul bahçesi, laboratuvar-  me amacı taşımadan oluşan bir öğrenme şeklidir.  anlamlı, kalıcı ve nitelikli geçmesi için yapılmaya başlanmış-  da özel kurslara katılarak kendilerini geliştirmeleri öğrenci-
 lar, kütüphaneler, eğitim-öğretim bahçeleri ve işlik/atölye-  tır. Son yüzyılda eğitim bilimlerinde ve müzecilik anlayışın-  lerin çok yönlü gelişimlerini destekleyecektir. Çünkü okul
 ler  sınıf  dışı  ortam  sayılırken  günümüzde  sınıf  dışı  ortam   İnformal öğrenme ortamı ise yukarıda bahsedilen bu   da gelişmelerle başlı başına bir alan olarak müze pedagoji-  dışı öğrenme ortamlarının  belki de en önemli  etkisi
 denilince daha çok halka açık parklar, bahçeler, müzeler,   öğrenmelerin dışında bir kavramdır. İnformal öğrenme;   si/eğitbilimi kavramını ortaya çıkmıştır.    eğitim-öğretime dâhil olan bireyler kadar o alanlarda bil il
 sergiler, galeriler, doğal yaşam alanları, milli parklar, tema   okul, sınıf, okul bahçesi, laboratuvar vb. yalıtılmış ortamla-  Dünyadaki bu bakış açısıyla müze eğitimi ve eğitimde   bulunan, gezen, çalışan bireylerin de bu eğitimin bir parça-
 parkları, hayvanat bahçeleri, sokaklar vb. düşünülmektedir.   rın dışındaki tüm öğrenme ortamları için kullanılabilmekte-  yaratıcı drama çalışmaları öncelikli olarak müze, galeri ve   sı, izleyicisi hatta bazen katılımcısı olmalarına olanak sağla-
 Sınıf/okul dışı öğrenme ortamı olarak sayılan bu mekânlara   dir. Örneğin günlük yaşamda karşılaştığımız bir sokaktan,   sergilerde görülse de okul dışı diğer ortamlarda da bu   maktır. Bu bakış açısıyla bakıldığında öğretmen, okul dışı
 informal öğrenme ortamları da denmektedir. Milli Eğitim   parktan, meydandan, heykelden veya özel izinle girilen   yöntemin kullanılması ve eğitimlerin uygulanması fazla   öğrenme ortamlarında eğitim öğretim yaptığında tüm
 Bakanlığının ilköğretim Kurumları Fen Bilimleri Programın-  müze ya da deney ortamlarına kadar pek çok yeri kapsa-  taşındığı durumlarda böyle bir emek harcamadan doğal   Eğitimde  yaratıcı  drama  yöntemi,  San  (1990)  tarafından   zaman  almamıştır. Ülkemizde  1990’lardan  beri eğitimde   halka yönelik bir eğitime imza atmaktadır. Bu etkinin olma-
 da (3.-8.  Sınıf) (2018), informal  öğrenme ortamlarından   maktadır.  yollarla öğrenenin dikkati çekilmekte, motivasyonu sağlan-  şöyle tanımlanmaktadır: “Doğaçlama, rol oynama vb.   yaratıcı drama yöntemini merkeze alarak yapılan müze ve   sının belki en önemli sebeplerinden biri de eğitimde yaratı-
 (müzeler,  botanik  bahçeleri,  bilim  merkezleri,  hayvanat   Öğretmenler artık sınıfa ya da okula bağımlı değil kazanı-  maktadır. Öğrenen bu noktada hem planlanan öğrenmele-  tiyatro ya da drama tekniklerinden yararlanılarak bir grup   okul dışı öğrenme ortamlarına yönelik birçok kitap, tez,   cı drama uygulamalarında yer alan doğaçlama, eğlenerek
 bahçeleri, planetaryumlar, doğal ortamlar vb.) yararlanıl-  ma, kavrama bağlı olarak farklı mekân arayışı içine girmiş-  ri hem de kendi istediği öğrenmeleri bir arada gerçekleşti-  çalışması içinde bireylerin bir yaşantıyı, bir olayı, kimi   makale  ve araştırma projelerine rastlanmaktadır. Müze   öğrenme ve oyunların eğitim grubu dışındakiler tarafından
 ması tavsiye edilmektedir (Elmas, Aslan & Hakverdi Can,    lerdir.  Çağdaş öğretmenler hem  zik, kimya, biyoloji,   rebilmektedir. Yani informal ortamlarda (okul dışı) öğren-  zaman bir soyut kavramı ya da bir davranışı, eski bilişsel   eğitimi, müzecilik ve eğitimde yaratıcı drama ile ilgili olarak   da ilgi çekici görülmesidir.
 2021).  meler informal, nonformal, tesadü  ve formal öğrenmeleri   örüntülerin yeniden düzenlenmesi yoluyla ve gözlem,   Çağdaş Drama Derneği (ÇDD) başta olmak üzere çeşitli
 matematik  gibi  alanları,  doğrudan  doğanın içinde  bu
 İnformal öğrenme ortamları ve informal öğrenme kavram-  olguları inceleyerek yaşantı haline getirmek hem de sosyal   bir arada sunabildiği için birçok açıdan klasik öğrenmelere   deneyim duygu ve yaşantıların gözden geçirildiği oyunsu   üniversiteler, Milli Eğitim Bakanlığı gibi kurum ve kuruluşlar   KAYNAKLAR
 üstünlük sağlamaktadır.  Türkmen vd. (2016) çalışmalarında
 ları bazen karıştırılmaktadır.  Rogers(1992), öğrenmeyi   bilimlerden tarih, coğrafya, edebiyat gibi alanları okul dışı   informal öğrenme ortamları için iki ana etkinin altını   süreçlerde anlamlandırması, canlandırmasıdır.” Günümüz-  ulusal/uluslararası sempozyumlar, konferanslar, seminerler   Adıgüzel, H. Ö. (2000). Eğitim bilimlerinde (Güzel sanatlar eğitiminde) bir
 formal, informal öğrenme, non-formal öğrenme ve rastlan-  ortamlarda öğrencilerine yaşatarak öğrenme fırsatını, klasik   çizmektedirler. Bunlar bilginin uzun dönemli etkisi/kalıcılığı   de Türkiye’de geçerli olarak kullanılan ismi “eğitimde   ve çalıştaylar düzenlemişlerdir.  Bu çalışmaların ilki Antal-  uzmanlık  alanı olarak  kültür  pedagojisi. [Yayımlanmamış  doktora tezi].
 tısal öğrenme şeklinde dört başlıkta incelemiştir.  sınıf  öğrenmelerine  göre  daha  nitelikli  bir  öğretim  yolu   ve öğrenmeyi destekleyici etkisidir.  Dünya genelindeki   yaratıcı drama” olmasına karşın, Adıgüzel’in (2013) de   ya’da T.C. Kültür Bakanlığının katkıları ile Uluslararası   Ankara Üniversitesi.
 olarak görmektedirler. Bu noktada önemli olan şey ise son   belirttiği gibi kavram alan yazında “drama, yaratıcı drama,   Amatör Tiyatrolar Birliği’nin (International Amateur Theatre   Adıgüzel, Ö. (2013). Eğitimde yaratıcı drama. Pegem Akademi.
 Formal öğrenme başlığında öğrenci ve öğretmende kasıtlı   yüzyıl içinde yaparak yaşayarak öğrenme anlayışına uygun   çalışmalardan da örnekler vererek yazarlar, öğrenen birey-  eğitimde yaratıcı drama, eğitsel drama, eğitimde drama”   Association-AITA/IATA) 1992 yılında yapılan “Dünya Çocuk-
 olarak yapılan davranışlar gözlemlenmektedir. İki taraf da   yöntem ve tekniklerin öğrenme ortamları için geliştirilmesi-  lerin  bu  ortamlarda  öğrenme  motivasyonlarının  arttığını   vb. şekillerde dile getirilmektedir. Kavrama ilişkin adlandır-  ların Tiyatroları Festivali 2”de gerçekleştirilen “Müzede   Elmas, C. , Aslan, O. & Hakverdi Can, M. (2021). Fen bilgisi öğretmen
 eğitim-öğretim konusunda belli izlekleri yerine getirmek   dir. Bu noktada özellikle eğitimde yaratıcı drama gibi   ortaya koymuştur. Diğer etki olan kalıcı öğrenme için de   malar farklı olsa da genel olarak tanımlamaların nitelik ve   Drama” atölyesidir. Bu çalışma Antalya Arkeoloji Müzesinde   adaylarının informal öğrenme ortamları hakkındaki görüşleri: MTA gezi
 örneği. İnformal Ortamlarda Araştırmalar Dergisi, 6 (1), 24-42. https://dergi-
 için sözlü/sözsüz, yazılı/yazısız bir anlaşma yaparlar. Örne-  yöntemler öğretmenlerin farklı alanlarda, mekânlarda ve   özellikle  yaparak  yaşayarak  öğrenme  temeline  dayanan   kapsam bakımından aynı olduğu söylenebilir. Milli eğitim   uluslararası eğitmenler (Bernd Ruping – Almaya, Anna   park.org.tr/tr/pub/jrinen/issue/63074/738225
 ğin öğretmenlerimizin aldığı hizmet içi eğitimler genellikle   farklı kazanımlara uygun çalışmasına olanak sağlayacak   çalışmaların bireyler için anlamlı öğrenmeleri beraberinde   kitaplarında genellikle “drama” sözcüğüyle kendine yer   Jeppesen – İzlanda, Richard Finch - İngiltere) yönetiminde   Erem, E. (2015). Görsel sanatlar eğitimi ve drama. okul öncesinden ilköğre-
 bu şekildedir.  getirdiğini belirtmiştir. Orion ve Hofstein (1994) ise   bulan eğitimde yaratıcı drama yöntemi, bir sanat dalı   gerçekleştirilmiştir  (Adıgüzel, 2000). 1995’te ise ÇDD 6.
 şekilde evrimleşmiştir.  time kuramdan uygulamaya drama. T. Erdoğan (Ed).  Eğiten Kitap.
 İnformal öğrenme ise eğitimci tarafından tasarlanan ama   informal öğrenme ortamlarında olması gereken özellikleri   olarak ortaya konulan tiyatro/drama ile karıştırılmaması   Uluslararası Eğitimde Drama Semineri’nin başlığını   Erem, E. (2019). Farklı mekanlarda drama uygulamaları. T. Erdoğan, E. Erem
 yedi başlıkta ele almıştır (akt. Türkmen vd., 2016). Bunlar;
 öğrencinin bildiği veya doğrudan hede ediği bir öğrenme   Öğrenen açısından bakıldığında doğa ya da özel alanlar   yaparak yaşayarak öğrenmeyi, açık uçlu öğrenme süreleri-  açısından tam adıyla yazıda yer almıştır.  “Drama, Maske, Müze” olarak belirlemiş ve birçok müze   (Ed), Eğiten Kitap.
 söz konusu değildir. Örnek olarak reklamlar bu başlık için   (müze, ören yeri, galeri vb.) bireyin öğrenme motivasyonu-  ne olanak sağlayabilmesi, eğlenceli, gönüllü öğrenme,   Öncelikle bireysel öğrenmeyi ve grupla beraber yaşantısal   eğitimi ile eğitimde yaratıcı dramayı birleştiren atölye,   Erem, E. (2019). Sınıf öğretmeni adaylarının seçmeli müze eğitimi dersine
 uygundur. Örgün ve yaygın eğitim noktasından bakılınca   nu sosyal ve duygusal açıdan olumlu yönde etkilemektedir.   öğrenenin  kontrol edebileceği  öğrenme  durumları,   öğrenmeyi merkeze  alarak kendini gösteren eğitimde   çalıştay, toplantı yapılmıştır. 1995’teki bu uluslararası   ilişkin görüşleri. [Yayımlanmamış yüksek lisans tezi]. Pamukkale Üniversitesi.
 informal öğrenmede öğreten kasıtlı, öğrenen kasıtsızdır   Bu durum öğrenmenin klasik mekân ve öğrenme stillerine   problem çözme süreçlerinde ardıllık beklenmemesi ve   yaratıcı drama yönteminin temeli “bireyler arası iletişim,   seminerle de müze, müzecilik, müze eğitimi ve eğitimde   Rogers, A. (1992). Adults learning for development. Cassell.
 denilebilir. Yani öğrenci öğrenme yaşantısının içinde   göre daha kalıcı ve anlamlı olmasını sağlamaktadır. Bunun   amaca uygun olarak öğretmen-öğrenci arasındaki bağın   etkileşim, özgün bilgi üretimi, empati becerisi artışı, yaratı-  yaratıcı drama ilişkisi kurulmuştur. Bu seminerden sonra   San, İ. (1990). Eğitimde yaratıcı drama. Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri
 öğrenmeye başlar. İnsan doğası gereği de öğrenme davra-  yanında sınıf dışı öğrenme ortamlarının bir diğer etkisi ise   oluşturulmasıdır. Bu yedi şart öğrenme ortamlarında klasik-  cılık, inovasyon, spontanite (kendiliğindenlik), eğlenceli   ülkemizdeki makalelerde, tezlerde, projelerde müze   Fakültesi Dergisi, 23(2), 573-583.
 nışını yaşayarak gerçekleştirir.  kullanılan çağcıl yöntemlerle birlikte daha öğrenen   eğitimi ya da okul dışı ortamlarda drama gibi çalışmalar   San, İ. (2018). Yaratıcı drama ve müze-sanat eğitimi. Yeni İnsan Yayınevi.
 merkezli, esnek planlarla, grup öğrenmelerle vb. disiplinle-  likten uzaklaşmayı ve öğrencinin öğrenme sürecinin bir   öğrenme” gibi kavramlara dayanmaktadır. Bu kavramlar   sıklıkla görülmeye  başlanmıştır.  Çeşitli  üniversitelerde
 Non-formal öğrenme ise  informal öğrenmeye benzer   rarası öğrenmeyi tetiklemesidir.  Okul içi ortamlarda   parçası olmasını sağlayacaktır. Sayılan yedi şarta bakıldığın-  ışığında eğitimde yaratıcı dramanın dört ana bileşeni   doğrudan yüksek lisans programları (Örneğin Ankara   Türkmen, H., Topkaç, D. D., & Yamık, G. A. (2016). İnformal öğrenme
 ancak öğrenci ve öğretmenin rollerinin değiştiği bir öğren-  öğrenende merak oluşturmak ya da dikkati çekmek daha   da informal öğrenme ortamları için eğitimde yaratıcı   vardır. Bu bileşenler öğretmen/eğitimci, grup/öğrenciler,   Üniversitesi  Disiplinlerarası  Müze  Eğitimi  Anabilim  Dalı   ortamlarına yapılan gezilerin canlıları sını andırılması ve yaşadığımız çevre
 konusunun öğrenilmesine etkisi: tabiat tarihi müzesi ve botanik bahçesi
 me  şeklidir. Öğretmen,  öğrenme  alanlarını/durumlarını   zor, emek gerektiren bir hâl alırken öğrenmenin dışarı   dramanın tamamen uygun bir yöntem olduğu aşikardır.  konu ve mekândır. Öğretmen öğrencileriyle bir konuyu/ka-  gibi) ya da programın içinde müze eğitimi, okul dışı öğren-  örneği.  Ege Eğitim Dergisi, 17(1), 174-197.
   55   56   57   58   59   60   61   62   63   64   65