Page 5 - Dergi Tek Parça
P. 5

İZMİR İL MİLLİ EĞİTİM MÜDÜRLÜĞÜ                                                                                            SAYI: 5




           Bebeklik dönemi ve göç

           Erikson’a göre çocuğun ilk görev yaşamın ilk yılında dünyanın öngörülebilirliğine ve çevredeki olayları etkileye-


           bilme   yeteneğine  karşı  temel  bir  güven  duygusu  kazanmaktır.  Bu  görevi  çözmede  de  annenin  davranışları

            önemli rol oynamaktadır. Anne ve babadan sevecen, öngörülebilir ve güvenilir davranışlar gören çocuk temel
            güven duygusu oluşturabilmektedir. Yani, çocuğun ruhsal sağlığının olgunlaşmasında, en temel koşullar ve fizik-

           sel gereksinimlerin giderilmesinin yanı sıra, güvenilir hoşgörülü bir mekân, çevre ve insanlar arası ilişkilerin var-

           lığı olarak ifade edilmektedir.



           Bu anlamda çocuk için annenin varlığı ön plana çıkar. Annenin fiziksel ve ruhsal durumu çocuk için çok önemli-

            dir. Göç gibi mekanın ve alışkanlığın değişmesini gerektiren öngörülemez süreçlerde çocuklara şefkat göstere-
           rek, güven duygusunun verilmesi ve çocuğun ailesiyle birlikte olması desteklenmelidir. Ancak aşırı stres durum-

           larında ebeveyn tutum ve davranışları da değişebilmektedir. Böyle durumlarda ebeveynler daha otoriter ol-
            makta ve ihmalkâr tutum ve davranışlar sergileyebilmektedir. Bu da dünyaya karşı güvensiz, sürekli tehdit duy-
           gusu ile yaşayan, çevresine yabancılaşan ve sonucunda düşmanca duygular beslemeye başlayan çocuk ve genç-

           lerin yetişmesine yol açmaktadır. Dolayısıyla göç gibi stresli ya da travmalı olaylar karşısında bu dönem çocuğu-
           nun ailesiyle birlikte olmaya, şefkate ve güven duygusuna ihtiyacı vardır.


           Okul Öncesi Dönem Çocuklar ve Göç
           4-5 yaşları arasındaki çocuklar ana babadan ilgi onay ve kabul görme gereksinimlerini yaşıtlarına kaydırarak,
           kendilerine  kurdukları  arkadaş  çevresinde  gidip  gelmeye  başlarlar.  Bu  kayan  ilginin  nedeni  çocuğun  bilişsel
           (daha az benmerkezcilik ve başkalarının duygularını daha iyi anlama) ve dilsel yeteneklerindeki gelişmelerdir.
           Ayrıca akranlarıyla kurduğu bu etkileşim çocuğa değişik toplumsal rolleri deneme fırsatları kadar, hareket ve
           bilişsel becerilerini de sınama fırsatı da sağlar. Bu yaş grubundaki çocukların sosyalleşmeye ve arkadaş edinme-
           ye de ihtiyaçları vardır. İşbirliği gibi sosyal beceriler de bu dönemde gelişmeye başlamaktadır. Göç sonrası çocu-
           ğa sağlanacak kreş ve anaokulu imkânı hem çocuğun ruhsal durumunun takip edilmesi, hem anneye ulaşım
           hem de sosyalleşmeye fırsat açısından çok faydalı olabilir. Ancak göç ve göç öncesi travmatik olaylar neticesin-
           de güven duyuları zedelenebilen çocuklar bu süreçte ebeveynlerinden ayrılmak islemeyebilirler.


           Gelişim psikolojisi göstermektedir ki, 5 yaşına kadar olan çocuklarda benlik duygusu ve otonomi kazanımı geliş-
           mektedir. Araştırmalar, birincil sosyalleşme sürecini tamamladıktan sonra yurt dışına çıkan çocukların (6-14)
           yurt dışında kolay asimile olamadıkları ve yurda geri dönmek istedikleri; birincil sosyalleşme sürecinin tam orta-
           sında yurt dışına çıkan çocukların (1-5) iki kültür arasında kalan sorunlu çocuklar oldukları ve hiçbir kültürde
           kendilerini güvenlik içinde hissetmedikleri; yurt dışında doğmuş çocukların ise birincil sosyalleşme sürecini yurt
           dışında tamamladıkları için ana dillerini geliştiremedikleri ve yurda dönmek istemediklerini ileri sürmektedirler.
           Ayrıca bu dönem dil öğrenme açısından önemlidir. Dilin ve kültürün daha farklı olduğu bir mekâna göç edildi-
           ğinde bu sürecin çocuklar üzerinde bazı olumsuz etkileri olmaktadır. Çocukların kullandıkları dili, 6-7 yaşlarına
           geldiklerinde bir kenara bırakarak yeni bir dili baştan başlayıp örenmesi, onunla yeni bilgiler öğrenip dünyaya

           yeni baştan bakması birçok sorun oluşturmaktadır. Ayrıca nesiller arası kültürel sürekliliğin, kültürel bilgi ve
           değer aktarımının en önemli aracı dildir. Bu aracın yeni nesillere aktarılamaması veya sağlıklı bir şekilde nesiller
           arasında kullanılamaması kültürel süreklilik sağlamak isteyen aileler için önemli bir sorundur.





                                                            2
   1   2   3   4   5   6   7   8   9   10