Page 138 - 81 ÇALIKUŞU İZMİR
P. 138
İNSANIN HAYATI VE böyledir. Kutlu’nun “Hayat Güzeldir” eseri tıpkı
başlığı gibi hayatın güzelliğinin, eşsizliğinin akış-
KENDİNİ SORGULAMASI ta olmanın, bazen buna teslimiyetin ve bazen bir
öğretisi olduğuna inanmanın bizi en iyiye götüre-
ceğini hissettirdi bana. Kutlu’nun bütün zorluklara
rağmen dik duran Anadolulu Yadigar’ın hikayesi-
Hayat bize sunulmuş bir armağan mıdır? Ha- ni anlattığı “Beyhude Ömrüm’de” dediği gibi “Her
yata pozitif yönden bakarsak neler görür, neler derdin ilacı, bir tatlı tebessüm, iki güzel söz.”
yaşarız? Mustafa Kutlu’nun “Hayat Güzeldir”
eseri bana bunları sorgulamamı ve bunlara bazı Yazarımızın taşra ve köy çatışmasını bize Muzo
yanıtlar bulmamı da sağladı. Birbirinden ayrı 21 Bey ve gazeteci Erol Bey’in söyleşisi ile aktar-
hikâyeden oluşan bu kitapta kötü diyebileceğimiz dığı “Anadolu Yakası” adlı kitabında Muzo Bey,
bir tane bile son yok. Okurken durup “Acaba al- Anadolu’dan İstanbul’a göç ederken çok fazla
tından ne tür bir kötü olay çıkacak?” diye düşün- talihsizliğe uğramış, ailesinden gizli televizyoncu
düğüm zamanların hiçbirinde kötü sonla karşılaş- olma çabasına girmiş ve bunun sonucunda da
madım. Ama asıl ilginç olan, hikayeleri okurken televizyon sektöründe önemli bir yer edinmiştir.
ne kadar da kötü olasılıklara odaklandığımı fark Bu hikayede benim için önemli olan televizyon
etmemdi. Aşık bir asker, nöbeti sırasında sadece sektöründe önemli bir yere gelmesinden çok bu
nişanlısının fotoğrafına baktığı için hayatı kurtulu- uğurda verdiği çaba, gösterdiği gayret oldu. Evet,
yor. Oysaki çoğumuz bunun tam tersinin olacağı- çok başarılı bir adam ve iyi de bir mevkiye gelmiş;
nı düşünür, acıya en kötüye hazırlarız kendimizi. ama asıl başarısı sayısız zorlukla pes etmeden
Çoğu zaman kendi hayatımız için de bu böyle başa çıkması ve umutla mücadelesinden vaz-
değil midir? Bir düşünelim, her şey akışında yo- geçmemesidir. Muzo Bey’in zorluklarla başa çı-
lunda giderken bile kendimize iyi gelenden çok kışı, vazgeçmeyişi onu başarılı Muzo Bey yapan
kötüye odaklamıyor muyuz? Belki de bu, acı ve şeydir. Yani sadece kendinize bakın ve diğer her
hayal kırıklığı yaşama ihtimalimize karşı geliştir- şeyin bir düşten ibaret olduğunu unutmayın.
diğimiz bir savunma mekanizmasıdır. Acaba her
kötüye odaklandığımızda bize iyi gelecek olayları Mustafa Kutlu’nun maneviyatın insan hayatında-
bile kötünün çamuruna buladığımızı anlarsak bir ki önemini anlattığı “İlmihal Yahut Arzuhal” kita-
şeyler değişir mi? bında da dediği gibi: “Şöyle bir bakalım içimizin
derinliklerine, şöyle bir hesaplaşalım kendimizle,
Peki bu iyi ve kötü nedir? Çoğumuz hayatımızın bakalım bu muhasebeden “alnımız açık, yüzü-
kontrolünün sadece bizim elimizde olmasını is- müz ak” çıkabiliyor muyuz?”
teriz. Kontrolümüz dışındaki her türlü durumun
bizi kötü etkileyeceğini düşünür, kendimizi akışa Kendilerine yabancılaşan insanlar, kendilerini
bırakmaktan korkarız. Tam da bu noktada devre- başkaları üzerinden tanımlıyor. Ya insanları yar-
ye girer iyi ve kötü. Kontrolümüzde ve istediğimiz gılıyor ya da kusuru kendinden başka herkes-
gibi giden durumlara iyi, kontrolümüz dışında ge- te arıyor. Oysa biz insanoğlu birinin kusurlarını
lişen, istemediğimiz durumlara kötü deriz. Fakat gösterirken uzattığımız parmağın üç tanesinin
karşımıza çıkan, iyi ve kötü diye tanımladığımız bize dönük olduğunu unutmamalıyız. İnsanları
olaylara, sadece “Bu olay bana ne öğretti?” diye yargılamadan önce kendimize dönüp bakmalı-
baksak nasıl bir deneyim, farkındalık kazanmış yız. Fakat insan için en zor yaptığı hesaplaşma
oluruz. Geçmişe dönüp baktığınızda üzüldüğü- kendisiyle olandır. Kabul etmesi, sorgulaması en
nüz, neden böyle oldu diye hayıflandığınız bir zor öteki taraftan da reddetmesi en kolay olan.
olay şimdi, “ İyikiniz oldu mu ?” İşte, hayat da Günümüzün en büyük sorunlarından birisidir bu.
138