Page 116 - 81 ÇALIKUŞU İZMİR
P. 116

bir ruh halini anlattığı ‘Papaz Efendi’ hikaye-    o canavar su baştan girip sondan çıkacak…”
                sinde: “Hastalığım sirozmuş. Bu hastalık bana      cümleleri sevginin bile tasarrufa ihtiyaç duyan,
                gelmemeliydi. Hastalık diye bir şey yoktur. Bu     tüketilebilen bir şey olduğunu düşündüğü için,
                dert  de  insanların  yaptığındandır.”der Abası-   az insan az öfke, az mutluluk az sevgi demesi
                yanık.  Hastalığın  kötü  karakterli  insanlardan   hep sevgi düşüncesinde olduğunu göstermek-
                kaynaklandığını düşünen yazar, insanlara kar-      tedir. Sevgiden mahrum kalmamak için az se-
                şı sevgi ve güvenini yitirme noktasına yaklaşır    vip az sevilmeyi tercih etmektedir.
                ve yalnızlığa kocaman adımlar atar.
                                                                   ‘Kayıp Aranıyor’ adlı hikayede kahramanımız
                Yalnızlığa alışmak, sürekli yalnızlık yormakta-    Nevin,  tercihleri  sonrasında  bir  çıkmaza  dü-
                dır yazarımızı. Belki de yalnızlığının en büyük    şer. Eve dönmesine imkan yoktur. "Konsolo-
                dermanı  kalemidir  büyük  ustanın.  Kalemine      sun kızı" ile "Balıkçı Cemal'in arkadaşı" olmak
                sarılır anlatacakları biriktikçe, onunla dile gelir   arasında mekik dokumak için sinirleri artık mü-
                yüreğinde birikenler ve anlatamadıkları.  ‘Ken-    sait değildir. Böyle bir yaşayışın zevksizliğini,
                di Kendime’ adlı hikayesinde şöyle der:            hastalığını  hiç  sevmemiştir.  Başka  yerlerde
                                                                   başka  hayatlara  yelken  açacaktır.  Babasına
                "Söz vermiştim kendi kendime: Yazı bile yaz-       bir mektup yazar ve istasyondan bir trene atla-
                mayacaktım. Yazı yazmak da, bir hırstan baş-       yarak huzura doğru yolculuğa çıkar.
                ka  ne  idi?  Burada  namuslu  insanlar  arasın-
                da  sakin,  ölümü  bekleyecektim.  Hırs,  hiddet   Sait Faik ömrü boyunca arayıştan vazgeçme-
                neme gerekti? Yapamadım. Koştum tütüncü-           miş arayışları neticesinde de bizlere ölümsüz
                ye, kalem kâğıt aldım. Oturdum. Ada’nın ten-       eserler bırakmıştır. Sevgiyi, insanı, doğayı ön
                ha yollarında gezerken canım sıkılırsa küçük       planda tutmuş, zıtlıklarla anlatmıştır. Roman-
                değnekler  yontmak  için  cebimde  taşıdığım       lar yerine hikayelere yönelerek ayrıntıları biz-
                çakımı çıkardım. Kalemi yonttum. Yonttuktan        lere, okurlara bırakması rastlantı değil payla-
                sonra  tuttum  öptüm. Yazmasam  deli  olacak-      şımcılığının  göstergesidir.  Sait  Faik  okumak,
                tım." diyerek hayattan bağını hiçbir zaman ek-     onunla hikayeye doymak çok güzeldi. Hepini-
                siltmediğini  ancak  insanların  aşırılıklarına  ve   ze paylaşmanın ve sevginin tadını alacağınız
                hadsizliklerine  tahammülü  kalmadığını  ifade     nice okumalar dilerim.
                etmektedir.

                Yazarın yalnızlığı seçme sebeplerinden biri de
                tamah etmeyi öğrenmesi ya da öğrenmek zo-                                           Yusuf Akın
                runda kalmasıdır. ‘Haritada Bir Nokta’ adlı öy-               İzmir Anadolu İmam hatip lisesi
                küde geçen “Bugün deniz yüz veren bir anne
                gibidir. Bu kadar naz etmemeli, bu kadar yüz
                vermemeli, bu kadar ışıklı, bu kadar sakin, bu
                kadar lastik çizme gibi pırıl pırıl olmamalı de-
                niz. Bunun yarını var. Dalga kırık cam parçala-
                rı gibi keskin ve soğuk vurduğu zaman olacak,





        116
   111   112   113   114   115   116   117   118   119   120   121