Başbakan Binali Yıldırım´ın talimatıyla 2019´un sonuna kadar İzmir’de ikili eğitimi ortadan kaldıracaklarını bildiren Yılmaz, İzmir´in öğretmen, derslik, okul sayısı ve daha birçok alanda geçmişle kıyaslanmayacak derecede iyi durumda olduğunu vurguladı.

Okul öncesi eğitimin zorunlu hale getirileceğini kaydeden Yılmaz, 5. sınıfta yabancı dil ağırlıklı uygulama kapsamında İzmir´in de pilot illerden biri olduğunu sözlerine ekledi.

Türkiye’de ilk..

Bakan Yılmaz daha sonra "Yaşayan Cumhuriyet Eğitim Müzesi’nin açılışını yaptı. Türkiye’de ilk defa yapılan dünya da ise sadece beş tane bulunan müzenin açılışından sonra İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğünde bulunan 15 Temmuz şehitleri Konferans salonunda eğitimcilerle buluştu.

Birçok eğitimci ile bir araya gelerek eğitime dair konuları değerlendiren Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz; bütçeden e n fazla payın eğitime ayrıldığını söyleyerek “eğitim olmazsa hiçbir konuda başarı sağlayamazsınız” dedi.

“Bütçemizin yüzde 20´sini eğitime harcıyoruz. 2002´de milli eğitime ayrılan lira 11 milyar lira. O dönemin bütçesinin yüzde 10´una tekabül ediyor. Şimdi 122 milyar lira. Yüzde 20´ye yakın bir oran"

Bakan Yılmaz, eğitimin bu ülkenin en öncelikli konusu olduğunu belirterek, "Sağlıktan, güvenlikten, ekonomiden de öncelikli. Eğitimi hakkıyla verirsek sağlığı da sağlamış oluruz, güvenlik problemini minimuna indiririz, ekonomik sorunları daha kolay çözmüş oluruz. Eğitimi ihmal eden her şeyi ihmal etmiş demektir." ifadelerini kullandı.

Cumhuriyet hükümetleri içerisinde eğitime en fazla kaynak ayıran hükümetlerin kendi hükümetleri olduğunu kaydeden Yılmaz, "Bütçemizin yüzde 20´sini eğitime harcıyoruz. 2002´de milli eğitime ayrılan lira 11 milyar lira. O dönemin bütçesinin yüzde 10´una tekabül ediyor. Şimdi 122 milyar lira. Yüzde 20´ye yakın bir oran. Eğitim bütçeden en fazla payı alıyor. Biz gereken kaynağı ayırdık merkezden. Bunu kullanmak lazım. Sağlıklı ortamlarda eğitim verilecek mekânları oluşturmak lazım. Okullar, derslikler yaptık. Bizden önce derslik başına öğrenci sayısı 36´ydı, şimdi 25´e düştü. Türkiye´de elhamdülillah çok iyi bir oranı yakaladık. İstisnaları var, önümüzdeki dönemde onları ortadan kaldıracağız. Başbakanımızın talimatı var, daha kaliteli eğitim için tekli eğitime 2019 sonuna kadar geçeceğiz." diye konuştu.

Bakan Yılmaz, hükümetleri döneminde yapılan öğretmen atamalarına dikkati çekerek, şöyle devam etti:

"Biz 560 binin üzerinde öğretmen ataması gerçekleştirdik. Bugün gördüğümüz her 3 öğretmenden 2´sini... Şu anda doğuda öğretmenlerin hemen hemen hepsi bizim dönemimizde atandı. Sözleşmeli öğretmenlik sistemine geçtik, bunu yapmak zorundayız ki Türkiye´nin dört bir tarafına kaliteli eğitimi verelim. Muş´ta diyor ki, ´geçen yıl 3 bin 500 öğretmen atadınız, 2 bin 500, 2 bin 800´ü geri döndü´. Geriye kaldı 500-600 öğretmen. Yani bir yıllık öğretmenlerle eğitim kalitesinin artırabilmek mümkün değil. Öğretmen kaliteli eğitim verebilmek için öğrencisini, ailesini tanımalı. Sözleşmeli öğretmenliği çıkardık, en az 4 yıl sözleşme olacak, her yıl sözleşmesi yenilenecek. Sonra performansı iyi olanlarla kadroya geçecek. Geçen yıl bu kapsamda 20 bin öğretmeni göreve başlatmıştık, herkes memnun. Bu yıl 20 bin öğretmen daha alımını yapacağız. İlana çıktık. 10 bin öğretmeni de ağustostan sonra alımını yapacağız. Geçen yıl 50 bin yeni öğretmeni milli eğitim ailemize katmıştık, bu yıl da 30 bin öğretmen adayımızı milli eğitim ailemize katacağız.  Öğretmen başına düşen öğrenci sayısı da önemli kaliteli eğitim için. 2002´de ilkokulda öğretmen başına düşen öğrenci sayısı 28´di. Şimdi 16. Ortaokulda 18´den 13´e düştü. Öğretmenlerin özlük haklar da önemli. Burada da çok büyük mesafe aldık. 2002´de haftada 15 saat ek ders veren öğretmene ödenen para 635 liraymış, dolar kuruna bakın 409 dolar. Şimdi aldığı 942 dolar. Eskiye oranla yüzde 100´den daha fazla iyileşme."

"Öğretmenlik en itibarlı mesleklerden"

Türkiye´deki en itibarlı mesleklerden birisinin öğretmenlik olduğunu vurgulayan Bakan Yılmaz, öğretmenlerin doğuda kanaat önderi olduğunun altını çizdi. Yılmaz, öğretmenin saygınlığını üstte tutmak gerektiğini, bu alanda çok büyük şeyler yaptıklarını kaydederek, "Sözleşmeli öğretmenlikte bir madde koyduk, aile birliği öğretmenin yanında sağlanır. Eşi polis mi, polisin yanına öğretmen gitmeyecek. Kaymakam mı, kaymakamının yanına öğretmen gitmeyecek. Öğretmene bir öncelik verdik. Dolaylı olarak bence bu kanun maddesiyle öğretmene bir itibar sağlandı." diye konuştu.

OECD ülkelerinin eğitimlerine milli gelirden ayırdıkları payın yüzde 5,2, Türkiye´de milli gelirden ayrılan payın ise 5,8 olduğuna dikkati çeken Bakan Yılmaz, payın OECD ülkelerinden daha fazla olduğunun altını çizdi.

Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ancak geçmişte çok büyük açığımız var. İzmir´de 2002´deki derslik sayısı kadar biz derslik yaptık. Yani 80 yıldaki derslik kadar derslik yapıyoruz, ´eksiklik var´ diyorsa bizim dönemimizin eksikliğini biz kabul ederiz. Ama geride kalan 80 yıla hiç bir şey söylemeyecek misiniz? 80 yıldaki öğretmen sayısına da bakın.

Bakan Yılmaz, öğrencilerin ve öğretmenlerin sorunlarının çözülmesi anlamında milli eğitim yöneticilerine büyük iş düştüğünü, yöneticilerin geminin kaptanı, otobüsün kaptan şoförü gibi olduğunu belirterek, "Eğer siz arabayı sallarsanız yolcular rahatsız olur, dosdoğru olursanız herkes memnun olur." dedi. İlçe ve okul müdürlerinden her gün en 5 öğrenciyi aramasını, velisine okulla ilgili bir sorunu olup olmadığını sormasını isteyen Yılmaz, öğretmen ve öğrencilerle birebir ilgilenmelerini, memnuniyet anketleri yapılmasını talep etti. 

İzmir Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi de İl Milli Eğitim Müdürlüğü binasının açılışını Bakan Yılmaz´ın yaptığını hatırlatarak, "İzmir´in eğitimiyle ilgili yakından ilgilendikleri için şükranlarımı sunuyorum" dedi.