İzmir İl Milli Eğitim Müdürlüğünce günümüzde yerini bilgisayar oyunlarına bırakan "ebelem gübelem", "dokuz kiremit" ve "tikoça" gibi geleneksel oyunların yaşatılması için çalışma başlatıldı.
İlkokul ve ortaokul öğrencilerinin, 8 geleneksel çocuk oyununun nasıl oynandığını gösterdiği videolar hazırlanarak bakanlığın çevrimiçi sosyal eğitim platformu EBA´ya yüklendi. İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi, "Geleneksel oyunları oynayan, arkadaşlarıyla mutlu olan, çocuklar hedefliyoruz" dedi.
‘Ebelem gübelem’, ‘dokuz kiremit’, ‘sandık saydık’ ve ‘tikoça’ gibi unutulmaya yüz tutan geleneksel çocuk oyunlarının nasıl oynandığına dair videolar hazırlayan İzmirli öğrenciler, bu çalışmalarını 81 ildeki yaşıtlarıyla paylaştı. İl Milli Eğitim Müdürlüğü, geçtiğimiz aylarda, az bilinen geleneksel çocuk oyunlarını tanıtmak amacıyla ilkokul ve ortaokul öğrencilerine yönelik çalışma başlattı. Bu kapsamda ilk etapta ‘atları idare’, ‘ebelem gübelem’, ‘aslan ve koruyucuları’, ‘köşe kapmaca’, ‘avcı topu’, ‘kurt koyun kuzu’, ‘balık ağı’, ‘sandık saydık’, ‘çıngıraklı koşma’, ‘tikoça’, ‘çömlek’ ve ‘dokuz kiremit’ olmak üzere 12 oyun belirlendi.
Öğrenciler bunlardan sekizinin nasıl oynandığına dair video çekti. Videolar, oyunun kuralları, gerekli malzemeler gibi bilgilerle birlikte Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) çevrimiçi sosyal eğitim platformu olan Eğitim Bilişim Ağı´nda (EBA) paylaşıldı. Bu çalışmayla Türkiye´nin her yerindeki çocukların oyunları öğrenmesi ve oynayabilmesi amaçlandı.
‘ONLARA SAHİP ÇIKMAMIZ LAZIM’
İl Milli Eğitim Müdürü Ömer Yahşi, oyunun, çocukları eğlendirirken onların sosyal, psikolojik ve fiziksel gelişimini de etkilediğini belirtti. Şiddet içeren bilgisayar oyunlarının çocukların sevgi, şefkat, merhamet duygularının körelmesine yol açtığını, can yakma ve zarar verme gibi davranışları ön plana çıkarttığını anlatan Yahşi, ayrıca dijital oyunların paylaşma, iş birliği, grup içi iletişim gibi duyguların gelişmesine engel olduğunu, saatlerce bilgisayar başında tutması nedeniyle fiziksel aktiviteden yoksun bıraktığını söyledi.
Geleneksel oyunların ise çocukların fiziki, ruhsal ve zihinsel olarak kendini daha doğru gerçekleştirmelerini sağladığını belirten Yahşi, tüm bunların dışında paylaşma, yardımlaşma gibi duyguları geliştirdiğini, takım halinde çalışma becerisini kazandırdığını anlattı.
Yahşi, hazırlanan sekiz oyunla ilgili videoların İzmir´in Efes, Bergama, Agora, Çeşme gibi tarihi ve turistik yerlerinde çekildiğini söyledi. İzmirli öğrencilerin hazırladığı videoların EBA üzerinden tüm ülkeye yayıldığını belirten Yahşi, şöyle devam etti:
"Bu oyunlar geleneksel anlamda, dedelerimizin, babalarımızın oyunları. Ruhsal anlamda dinginlik veren oyunlar. Masa başında bilgisayar oyunların karşısında vakit harcayan öğrenciden ziyade geleneksel oyunları oynayan, dışarıda koşan, arkadaşlarıyla mutlu olan ve paylaşan çocukları hedefliyoruz. İzmir´deki tüm öğretmenlerimizin bu projeyi sahiplendiğini, hassas davranarak bu oyunların oynanmasına katkı sağladığını görüyoruz."
‘DAHA ÖNCE DUYMAMIŞTIK’
Projede görev alan Alsancak Melih Özakat İlkokulu 4’üncü sınıf öğrencisi Eren Uzun, daha önce telefon ya da bilgisayar başında zaman geçirdiğini ve geleneksel oyunları bilmediğini anlattı. Artık her teneffüste bu oyunları oynadığını söyleyen Uzun, "Bu oyunlar çok güzel. En çok tikoçayı seviyorum çünkü çok eğlenceli. Bu oyunu başka arkadaşlarıma da öğretiyorum" dedi.
Ceylan Çetin de daha önce duymadığı oyunlarla bu proje sayesinde tanıştığını belirtti. Tikoça ve atları idare oyunlarını oynadığını belirten Çetin, "Bu oyunları sevdim. Daha önce bu kadar kalabalık oyun grubum olmamıştı" dedi.